Kaşıkçı Elması Hikayesi Nedir?

kaşıkçı elması hikayesiTarihimiz bir çok zafer ve başarı ile dolu bu başarıların arkasında hiç kuşkusuz düzenli bir sistem yatmakta.Teknolojinin o safhasında bile bir çok takip işinin rahatlıkla yönetildiği yıllarda değerli eşyaların nerede olduğu sorusunun yanıtı ise anında verilebiliyordu. Dönemin sosyal durumu nedeniyle çok değerli taşların alt tabakalarda olma olasılığı neredeyse yoktu. Bu nedenledir ki yapılan araştırmalar sadece bir kaç kişi ile sınırlı kalıyordu.
Tarihimiz bir o kadar şanlı ve şerefli iken o günden bugüne kalan bir çok emanette bulunmaktadır. Bu emanetler dini veya maddi anlamda sınıflandırılmış ve insanların görücüsüne çıkarılmıştır. Bir çok müze veya sergi tarihimizden bugüne dek korunabilmiş olan milli değerlerimizi içermektedir. Bu değerlerin her biri bir hikayeye her biri ayrı olaylar zinciriyle değerine değer katmıştır.


Peki değeri henüz biçilememiş dünya üzerinde tek olan kaşıkçı elması nasıl ve ne amaçla bulunmuş ve günümüze kadar değerine yitirmeden kalabilmiştir?


 4. Mehmet zamanında bulunmuş olan bu elmasın hikayeside bir okadar ilginçtir. Yaşanan olayların elmasın değerine gölge düşerecek kadar zordur. Fakir bir adam bahçesinde kazı yaparken bu elmasa rastlar daha sonra bu elmasın kendi bahçesinden çıktığı için değerinin olmadığını düşünerek sadece bir kaşık karşılığı bir kaşıkçıya satar. Kaşıkçıda o günlerde değerine tam olarak anlayamadığı bu elması yine çok küçük bir bedel karşılığı bir kuyumcuya verir. Kuyumcu ise bu değerli taşı nasıl saklayacağını düşünürken haber padişaha kadar gider. Padişah emiri vererek elmasın saraya getirilmesini ister. O günden bugüne kaşıkçı elması yerini korur ve görmeye gelen kişilere ışıltılı bir şekilde selam verir.

Neden Derimiz Buruşur?

deriBütün vücudumuz sistemli bir şekilde var olup sistemli bir şekilde çalışmaktadır. Bu sistemli çalışmanın bazı doğal yapılar sonucu değiştiğini görmemiz mümkün olacaktır. Tüm vücudumuz bu yapılara karşı korunmak için tüy veya kıllar ile kaplıdır. Bu kıl ve tüylerin diplerinde ana maddesi yağ olan sebum adında yağ bezleri bulunmaktadır. Bu yağ ise derimize temas etmekte olan suyu derimizin altına almasına engel olmaktadır. Bu durum sonucunda ise su derinin üzerinde durur ve deri bu sayede yumuşuk bir şekilde kalmaktadır.
Fakat bazı bölgelerimizde ise kıl veya tüy çıkması mümkün değildir. Örneğin parmak uçlarımız avuç içlerimiz veya göz kapaklarımız bu bölgelere örnek olmaktadır. Bu nedenle deri üzerinde biraz önce bahsettiğimiz yağ tabakası yoktur. Bu yağ tabakasının olmaması bazı durumların çıkmasına da neden olmaktadır.
Bu bölgeler sulu bölgeler de fazla kaldığınde ise osmos olayı gerçekleşerek daha çok sulu yerden daha az sulu olan yere su akışı sağlanmış olur. Bunun sonucunda su ayak veya ellerimizde kıl ve tüylerin olmadığı yerlerde derinin altına geçmektedir. Su bu bölgeye geçtikten sonra ise deri şişer daha fazla suyu taşıyamayan deride bazı genleşmeler meydana gelmektedir. Bu olayın ardından ise banyo yapıldığında hepimizin bildiği gibi buruşma ve yıpranmalar meydana gelmektedir. Bu durum sıcak havalarda yolların bozulması veya daha farklı bir şekilde asfaltların yıpranması ile aynıdır.

Kutupdaki Canlılar Soğukta Nasıl Yaşar?

kutup ayısı
İnsan veya diğer hayvanların aslında vücut sıcaklıkları çok hassastır. Vücut sıcaklığı sürekli aynı seviyede tutulmaya çalışılır. Çünkü değişen vücut sıcaklığı insanlar üzerinde kalıcı hasarların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu olaylar sonucunda ise kişi beklemediği şekilde zararlar görebilir. Havalar birazcık ısındığında denizlere giren bizler biraz soğuduğunda ise yine vücudumuza dış etkenlere karşı korumak için hemen kışlıklarımızı giyeriz. Fakat doğada yaşayan hayvanların bu tür bir seçimleri yoktur. -40 derecede kar üstünde kızak çeken ve kutuplarda yaşayan hayvanlar buna en uyguk hayvanlardır.
Değişen ısı değişimleri bir çok hayvanın yaşamlarında değişikliklere neden olmasına yol açmaktadır. Özellikle güneşin bulut arkasına girmesi ile uçan böcekler bu 1-2 derecelik hava değişimlerinden etkilenir. Bu değişimler nedeniyle böcekler hareket edemez bir hal alırlar. Aynı örnek bir başka böcek türü olan çekirgeler için verilebilir. Gün içinde öğle saatlerinde yerinde duramayan bu hayvanlar gece saatlerinde çıkan soğuk nedeniyle yerlerinden başka hiç bir yere gidemezler.

Peki kutuplarda yaşamlarını sürdüren hayvanlar bu zor doğa şartlarına nasıl ayak uydururlar?

 Bu soruya verilen cevap ise genelde hep aynı ve değişilmezdir. Hayvanların kürkleriyle ilgili olduğunu savunan kişiler aslında sürekli olarak yanılmaktadırlar. Yapılan araştırmalar o bölgede yaşayan hayvanların genelde kürklü olmadığını göstermektedir. Özel vücut yapıları ile ayakta duran bu hayvanlar damar sistemleri ile de sıcaklıklara karşı büyük bir direniş gösterebilirler. Ayrıca derilerinin altına bulunan yağ tabakasıda hayvanların bu bölgelerde sağlıklarını korumalarına yardımcı olan en önemli faktörlerdendir.

Uykuda Beyin Faaliyetleri?

uyuyan bebek
Uyurken beynimiz içinde olan faaliyetleri inceleyen bir cihaz bağladığımız yayılan dalgaların frekanslarını öğrenmemiz mümkün olacaktır. Yapılan araştırmalar da hareketsiz bir insanın bir saniyede 10 adet sinyal gönderdiği bilimsel deneyler sonrasında ortaya çıkmıştır. Normal bir insanda ise uyku dışında hareketli halde bir saniyede yaklaşık 20 yani iki katı şekilde sinyaller gönderdiği yine aynı deneyler sonucunda ortaya çıkmıştır.
Uyku da bu durumlar oldukça farklıdır. Salınımı oldukça az sinyaller gönderen beyin saniyede 3-7 sinyal göndermekte ve bu sinyaller uyku daha da derinleştikçe azalmaya ve yavaşlamaya devam etmektedir. İnsanın uykusu artık en derin noktaya geldiğinde bu sinyaller durma noktasına gelmektedir. Bu durumlar da uyuyan kişilerin uyandırılması ani sinyal artışına neden olmaktadır.
Fakat uykunun bazı bölümlerinde ise bu sinyaller hareketli bir haldeyken gönderildiği kadar artabilir. Artan bu sinyaller uykunun REM adı verilen rüya görüldüği anlarda ortaya çıkabilir. Bu safha uyku halinde 4-5 kez görünebilir. Görülen bu safha daha fazla artış gösterebilir. Bu durumlarda ise kişi uyku anında bile yorulabilir.
Bu REM dönemin de kişi rüyaların büyük bir kısmını görmektedir. Rüyalarını gördükleri bu anlarda kişi uyandırılırsa olaylar çok taze bir şekilde görülebilir. Olayların bu andan itibaren farklı bir hal alması mümkün değildir. Tam bir uyku için REM safhasının kesinlikle görünmesi gerekmektedir. Eğer bu safha tamamlanmazsa uykusuzluk durumu baş gösterebilir.

Sivrisinek Sokunca Neden Kaşınır?

sivrisinek sokması Kan olmadan yavrularını besleyemeyen bu böcekler gelecekleri ve nesillerinin devam etmesi için içgüdüsel olarak bu davranışta bulunurlar. Aldıkları kokular ile hareket eden bu böcekler neredeyse hata payı sıfır olarak görevlerini başarıyla tamamlamaktadır.
Muhteşem bir yapıda olan bu böcekler kanı emerken uyguladıkları yöntemler ile de insanların ilgisini sürekli çekebilmeyi başarmışlardır. Bu üstün yeteneklere sahip böceklerin kanı emdikten sonra uyguladıkları yöntemler de yine dikkat çeken diğer bir ayrıntı olmuştur. Yapılan araştırmalar bu böceklerin kan emdikten sonra ortama bıraktıkları sıvılar üzerine olmuştur. İşlerini kusursuz bir şekilde tamamlayan bu böceklerin ürettikleri enzim veya sıvıların şu an gelinmekte olan teknoloji ile üretilmesi neredeyse imkansızdır.
Peki sivrisinek sokunca neden kaşınma meydana gelir? Bu konu da yapılan araştırmalar yine sivrisinek üzerinde ortama bırakılan sıvıların neden olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sivrisinekler ısırdıkları bölgelerde kanın pıhtılaşmasını önlemek için bir sıvıyı ortama enjekte etmektedirler. Isırılması sonrasında bir şey hissetmeyen kişi bağışıklı sistemini harekete geçirerek bir tepki verme yoluna gider.
Bağışıklık sistemi harekete geçince sisteme giren bu yabancı sıvıya karşı bir antikor üretilmek istenir. Üretilen bu sıvı bir süre sonra ısırılan bölgede şişme ve kaşınma oluşmasına neden olmaktadır. Yani vücudumuz da meydana gelen bu değişiklik kendi ürettiğimiz antikorların çalışmasından kaynaklanmaktadır.

Sabahları Neden Ağız Kokar?

İnsanlar sosyal hayatlarında sürekli bazı sorunlarla karşılaşırlar bu sorunların başında ise yaşadıkları sağlık problemleri gelebilir. Bu sağlık problemleri insanların sosyal hayatlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu olumsuzlukların sonucunda ise iş hayatında sıkıntı çeken kişiler farklı yollar deneyerek bu sorunların üstesinden gelmeye çalışırlar.
Ağız kokusu da sosyal hayatta insanların başına gelebilecek en büyük sorunların başında gelmektedir. Özellikle rahatsız edici boyutlara gelen bu koku giderilmesi de bir okadar zordur. Ağız kokusunun bilimsel olarak 3 nedeni vardır. Ve bu nedenlerin tedavisi için bir çok yöntem hala bilimsel araştırmalar sonucunda ortaya çıkamamıştır.  Tedavi süresince yaşanılan problemler bu sorunların çözünememesinin asıl nedenidir.
Ağız kokusunun asıl nedenlerinden birincisi keton cisimlerinin parçalanmasından dolayı ortaya çıkmaktadır. Bu tür oluşumlar aslında şeker hastalığının bir habercisidir. İkinci olarak ağız kokusuna neden olan faktör diş çürükleridir. Son olarak ağız kokusuna neden olan faaliyet ise yenilen yiyeceklerin ağızda kalması bu yiyeceklerin temizlenmemesidir.
Fakat gün içinde bu tür etkileri azaltmak için bir çok faaliyet ardı ardına gerçekleştiriyoruz. Bunun sonucunda ise ağız kokusu minumum bir seviyeye gelebilmektedir. Uyku halinde ise bu tür faaliyetlerin hiç biri yapılamamakta ve bu faaliyetlerin yapılmaması sonucunda ise ağız kokusu artmaktadır. Bu tür kokulardan korunmanın aslında bir çok yolu vardır en etkili sonucu almak için ise bireylerin uyumadan önce dişlerini fırçalaması ve sonra  yatmaktadır.

Tırnak Üzerindeki Beyaz Lekelerin Anlamı Nedir?

tırnakta beyazlıkAslında bu olay halk arasında vitamin eksikliğinden kaynaklandığı iddia edilmekte ve bu tutum sürekli doğruymuş gibi insanlara sunulmaktadır. . Bu beyazlıkların çıkma sebebi tırnaklarımızla ilgili herhangi bir fizyolojik olaydan doğmaz. Sadece tırnaklar arasına kaçmakta olan havaların birikmesi ile meydana gelmektedir. Meydana gelen bu hava bir beyazlığın oluşmasına neden olmaktadır. Daha sonra uzayan tırnak o kısıma geldiğinde yok olarak ortadan kaybolur.
Yani akrabalarınızın büyüklerinizin dediği gibi bu beyazların herhangi bir zararı yoktur. Bu zararın çıkarılış amacı sadece insanların yanlış bilgilere inanması ve bunları diğer insanlara aktarmasından kaynaklanmaktadır.