Kaşıkçı Elması Hikayesi Nedir?

kaşıkçı elması hikayesiTarihimiz bir çok zafer ve başarı ile dolu bu başarıların arkasında hiç kuşkusuz düzenli bir sistem yatmakta.Teknolojinin o safhasında bile bir çok takip işinin rahatlıkla yönetildiği yıllarda değerli eşyaların nerede olduğu sorusunun yanıtı ise anında verilebiliyordu. Dönemin sosyal durumu nedeniyle çok değerli taşların alt tabakalarda olma olasılığı neredeyse yoktu. Bu nedenledir ki yapılan araştırmalar sadece bir kaç kişi ile sınırlı kalıyordu.
Tarihimiz bir o kadar şanlı ve şerefli iken o günden bugüne kalan bir çok emanette bulunmaktadır. Bu emanetler dini veya maddi anlamda sınıflandırılmış ve insanların görücüsüne çıkarılmıştır. Bir çok müze veya sergi tarihimizden bugüne dek korunabilmiş olan milli değerlerimizi içermektedir. Bu değerlerin her biri bir hikayeye her biri ayrı olaylar zinciriyle değerine değer katmıştır.


Peki değeri henüz biçilememiş dünya üzerinde tek olan kaşıkçı elması nasıl ve ne amaçla bulunmuş ve günümüze kadar değerine yitirmeden kalabilmiştir?


 4. Mehmet zamanında bulunmuş olan bu elmasın hikayeside bir okadar ilginçtir. Yaşanan olayların elmasın değerine gölge düşerecek kadar zordur. Fakir bir adam bahçesinde kazı yaparken bu elmasa rastlar daha sonra bu elmasın kendi bahçesinden çıktığı için değerinin olmadığını düşünerek sadece bir kaşık karşılığı bir kaşıkçıya satar. Kaşıkçıda o günlerde değerine tam olarak anlayamadığı bu elması yine çok küçük bir bedel karşılığı bir kuyumcuya verir. Kuyumcu ise bu değerli taşı nasıl saklayacağını düşünürken haber padişaha kadar gider. Padişah emiri vererek elmasın saraya getirilmesini ister. O günden bugüne kaşıkçı elması yerini korur ve görmeye gelen kişilere ışıltılı bir şekilde selam verir.

Neden Derimiz Buruşur?

deriBütün vücudumuz sistemli bir şekilde var olup sistemli bir şekilde çalışmaktadır. Bu sistemli çalışmanın bazı doğal yapılar sonucu değiştiğini görmemiz mümkün olacaktır. Tüm vücudumuz bu yapılara karşı korunmak için tüy veya kıllar ile kaplıdır. Bu kıl ve tüylerin diplerinde ana maddesi yağ olan sebum adında yağ bezleri bulunmaktadır. Bu yağ ise derimize temas etmekte olan suyu derimizin altına almasına engel olmaktadır. Bu durum sonucunda ise su derinin üzerinde durur ve deri bu sayede yumuşuk bir şekilde kalmaktadır.
Fakat bazı bölgelerimizde ise kıl veya tüy çıkması mümkün değildir. Örneğin parmak uçlarımız avuç içlerimiz veya göz kapaklarımız bu bölgelere örnek olmaktadır. Bu nedenle deri üzerinde biraz önce bahsettiğimiz yağ tabakası yoktur. Bu yağ tabakasının olmaması bazı durumların çıkmasına da neden olmaktadır.
Bu bölgeler sulu bölgeler de fazla kaldığınde ise osmos olayı gerçekleşerek daha çok sulu yerden daha az sulu olan yere su akışı sağlanmış olur. Bunun sonucunda su ayak veya ellerimizde kıl ve tüylerin olmadığı yerlerde derinin altına geçmektedir. Su bu bölgeye geçtikten sonra ise deri şişer daha fazla suyu taşıyamayan deride bazı genleşmeler meydana gelmektedir. Bu olayın ardından ise banyo yapıldığında hepimizin bildiği gibi buruşma ve yıpranmalar meydana gelmektedir. Bu durum sıcak havalarda yolların bozulması veya daha farklı bir şekilde asfaltların yıpranması ile aynıdır.

Kutupdaki Canlılar Soğukta Nasıl Yaşar?

kutup ayısı
İnsan veya diğer hayvanların aslında vücut sıcaklıkları çok hassastır. Vücut sıcaklığı sürekli aynı seviyede tutulmaya çalışılır. Çünkü değişen vücut sıcaklığı insanlar üzerinde kalıcı hasarların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu olaylar sonucunda ise kişi beklemediği şekilde zararlar görebilir. Havalar birazcık ısındığında denizlere giren bizler biraz soğuduğunda ise yine vücudumuza dış etkenlere karşı korumak için hemen kışlıklarımızı giyeriz. Fakat doğada yaşayan hayvanların bu tür bir seçimleri yoktur. -40 derecede kar üstünde kızak çeken ve kutuplarda yaşayan hayvanlar buna en uyguk hayvanlardır.
Değişen ısı değişimleri bir çok hayvanın yaşamlarında değişikliklere neden olmasına yol açmaktadır. Özellikle güneşin bulut arkasına girmesi ile uçan böcekler bu 1-2 derecelik hava değişimlerinden etkilenir. Bu değişimler nedeniyle böcekler hareket edemez bir hal alırlar. Aynı örnek bir başka böcek türü olan çekirgeler için verilebilir. Gün içinde öğle saatlerinde yerinde duramayan bu hayvanlar gece saatlerinde çıkan soğuk nedeniyle yerlerinden başka hiç bir yere gidemezler.

Peki kutuplarda yaşamlarını sürdüren hayvanlar bu zor doğa şartlarına nasıl ayak uydururlar?

 Bu soruya verilen cevap ise genelde hep aynı ve değişilmezdir. Hayvanların kürkleriyle ilgili olduğunu savunan kişiler aslında sürekli olarak yanılmaktadırlar. Yapılan araştırmalar o bölgede yaşayan hayvanların genelde kürklü olmadığını göstermektedir. Özel vücut yapıları ile ayakta duran bu hayvanlar damar sistemleri ile de sıcaklıklara karşı büyük bir direniş gösterebilirler. Ayrıca derilerinin altına bulunan yağ tabakasıda hayvanların bu bölgelerde sağlıklarını korumalarına yardımcı olan en önemli faktörlerdendir.

Uykuda Beyin Faaliyetleri?

uyuyan bebek
Uyurken beynimiz içinde olan faaliyetleri inceleyen bir cihaz bağladığımız yayılan dalgaların frekanslarını öğrenmemiz mümkün olacaktır. Yapılan araştırmalar da hareketsiz bir insanın bir saniyede 10 adet sinyal gönderdiği bilimsel deneyler sonrasında ortaya çıkmıştır. Normal bir insanda ise uyku dışında hareketli halde bir saniyede yaklaşık 20 yani iki katı şekilde sinyaller gönderdiği yine aynı deneyler sonucunda ortaya çıkmıştır.
Uyku da bu durumlar oldukça farklıdır. Salınımı oldukça az sinyaller gönderen beyin saniyede 3-7 sinyal göndermekte ve bu sinyaller uyku daha da derinleştikçe azalmaya ve yavaşlamaya devam etmektedir. İnsanın uykusu artık en derin noktaya geldiğinde bu sinyaller durma noktasına gelmektedir. Bu durumlar da uyuyan kişilerin uyandırılması ani sinyal artışına neden olmaktadır.
Fakat uykunun bazı bölümlerinde ise bu sinyaller hareketli bir haldeyken gönderildiği kadar artabilir. Artan bu sinyaller uykunun REM adı verilen rüya görüldüği anlarda ortaya çıkabilir. Bu safha uyku halinde 4-5 kez görünebilir. Görülen bu safha daha fazla artış gösterebilir. Bu durumlarda ise kişi uyku anında bile yorulabilir.
Bu REM dönemin de kişi rüyaların büyük bir kısmını görmektedir. Rüyalarını gördükleri bu anlarda kişi uyandırılırsa olaylar çok taze bir şekilde görülebilir. Olayların bu andan itibaren farklı bir hal alması mümkün değildir. Tam bir uyku için REM safhasının kesinlikle görünmesi gerekmektedir. Eğer bu safha tamamlanmazsa uykusuzluk durumu baş gösterebilir.

Sivrisinek Sokunca Neden Kaşınır?

sivrisinek sokması Kan olmadan yavrularını besleyemeyen bu böcekler gelecekleri ve nesillerinin devam etmesi için içgüdüsel olarak bu davranışta bulunurlar. Aldıkları kokular ile hareket eden bu böcekler neredeyse hata payı sıfır olarak görevlerini başarıyla tamamlamaktadır.
Muhteşem bir yapıda olan bu böcekler kanı emerken uyguladıkları yöntemler ile de insanların ilgisini sürekli çekebilmeyi başarmışlardır. Bu üstün yeteneklere sahip böceklerin kanı emdikten sonra uyguladıkları yöntemler de yine dikkat çeken diğer bir ayrıntı olmuştur. Yapılan araştırmalar bu böceklerin kan emdikten sonra ortama bıraktıkları sıvılar üzerine olmuştur. İşlerini kusursuz bir şekilde tamamlayan bu böceklerin ürettikleri enzim veya sıvıların şu an gelinmekte olan teknoloji ile üretilmesi neredeyse imkansızdır.
Peki sivrisinek sokunca neden kaşınma meydana gelir? Bu konu da yapılan araştırmalar yine sivrisinek üzerinde ortama bırakılan sıvıların neden olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sivrisinekler ısırdıkları bölgelerde kanın pıhtılaşmasını önlemek için bir sıvıyı ortama enjekte etmektedirler. Isırılması sonrasında bir şey hissetmeyen kişi bağışıklı sistemini harekete geçirerek bir tepki verme yoluna gider.
Bağışıklık sistemi harekete geçince sisteme giren bu yabancı sıvıya karşı bir antikor üretilmek istenir. Üretilen bu sıvı bir süre sonra ısırılan bölgede şişme ve kaşınma oluşmasına neden olmaktadır. Yani vücudumuz da meydana gelen bu değişiklik kendi ürettiğimiz antikorların çalışmasından kaynaklanmaktadır.

Sabahları Neden Ağız Kokar?

İnsanlar sosyal hayatlarında sürekli bazı sorunlarla karşılaşırlar bu sorunların başında ise yaşadıkları sağlık problemleri gelebilir. Bu sağlık problemleri insanların sosyal hayatlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu olumsuzlukların sonucunda ise iş hayatında sıkıntı çeken kişiler farklı yollar deneyerek bu sorunların üstesinden gelmeye çalışırlar.
Ağız kokusu da sosyal hayatta insanların başına gelebilecek en büyük sorunların başında gelmektedir. Özellikle rahatsız edici boyutlara gelen bu koku giderilmesi de bir okadar zordur. Ağız kokusunun bilimsel olarak 3 nedeni vardır. Ve bu nedenlerin tedavisi için bir çok yöntem hala bilimsel araştırmalar sonucunda ortaya çıkamamıştır.  Tedavi süresince yaşanılan problemler bu sorunların çözünememesinin asıl nedenidir.
Ağız kokusunun asıl nedenlerinden birincisi keton cisimlerinin parçalanmasından dolayı ortaya çıkmaktadır. Bu tür oluşumlar aslında şeker hastalığının bir habercisidir. İkinci olarak ağız kokusuna neden olan faktör diş çürükleridir. Son olarak ağız kokusuna neden olan faaliyet ise yenilen yiyeceklerin ağızda kalması bu yiyeceklerin temizlenmemesidir.
Fakat gün içinde bu tür etkileri azaltmak için bir çok faaliyet ardı ardına gerçekleştiriyoruz. Bunun sonucunda ise ağız kokusu minumum bir seviyeye gelebilmektedir. Uyku halinde ise bu tür faaliyetlerin hiç biri yapılamamakta ve bu faaliyetlerin yapılmaması sonucunda ise ağız kokusu artmaktadır. Bu tür kokulardan korunmanın aslında bir çok yolu vardır en etkili sonucu almak için ise bireylerin uyumadan önce dişlerini fırçalaması ve sonra  yatmaktadır.

Tırnak Üzerindeki Beyaz Lekelerin Anlamı Nedir?

tırnakta beyazlıkAslında bu olay halk arasında vitamin eksikliğinden kaynaklandığı iddia edilmekte ve bu tutum sürekli doğruymuş gibi insanlara sunulmaktadır. . Bu beyazlıkların çıkma sebebi tırnaklarımızla ilgili herhangi bir fizyolojik olaydan doğmaz. Sadece tırnaklar arasına kaçmakta olan havaların birikmesi ile meydana gelmektedir. Meydana gelen bu hava bir beyazlığın oluşmasına neden olmaktadır. Daha sonra uzayan tırnak o kısıma geldiğinde yok olarak ortadan kaybolur.
Yani akrabalarınızın büyüklerinizin dediği gibi bu beyazların herhangi bir zararı yoktur. Bu zararın çıkarılış amacı sadece insanların yanlış bilgilere inanması ve bunları diğer insanlara aktarmasından kaynaklanmaktadır. 

Siyah Tenli İnsanlarda Neden Renkli Göz Olmaz?

siyah zenci gözüBiyoloji konusu ve genetik bilimi ile insanların gelecekte ne hal alacağını uzun yıllar boyu araştıran bir bilim dalıdır. Bu bilime göre insanların atalarından gelen özellikle bazı değişikliklere uğrayarak yeni bireylerin oluşmasına neden olmaktadır. Bu yeni özellikler yeni varyasyonlar ile bir çok hal değiştirip yeni haller alabilir.
İnsanlarda meydana gelen saç renkleri, göz renkleri veya ten renkleri bu değişikliklerin meydana getirdiği sonuçlardır. Bu sonuçlar farklı renklerde ve tenlerde insanların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ortaya çıkan bu değişiklikler farklılıkların doğmasına da neden olmaktadır. Yapılan araştırmalarda bu tür farklı genlerin milyonlarca olduğu yapılan deneylerle defalarca ortaya çıkarılmıştır. Bu deneyler insanların değişik genlerle değişik hallere büründüğü yargısını ortaya çıkarmıştır.
Peki siyah tenli insanların renkli göze sahip olamamalarının nedeni nedir? Siyah tenli olan insanların genleri açık renkli tenli insanlara göre daha baskındır. Normalde siyah tenli olan bir bireyde de renkli göz geni bulunur fakat diğer koyu renkler daha baskın olduğu için ortaya yine kahverengi veya siyah renkli gözün çıkması ile sonuçlanır.
Açık tenli insanlarda renkli gözün oluşma sebebi de tam olarak böyledir. Açık tene sahip olan bireylerde koyu göz rengi taşıyan genler çekinik halde bulunur. Yine yukarıda anlattığımız gibi siyah renk veya kahverengi renk geri planda kalırken yeşil veya mavinin farklı tonları açık tenli insanlarda ortaya çıkabilir.

Dejavu Ne Demektir?

Dejavu o an da yaşanmakta olan olayların daha önce yaşandığı hissinin kişi tarafından algılanmasıdır. Bu algılam bir çeşit beyin faliyeletlerinde meydana gelen bozukluklardır. Bu bozukluklar bir algı probleminden doğmuştur. Bu algı problemi insanlar da normal bir şekilde görülebilir. Ayda veya uzun sürede ortaya çıkan bu algı problemleri için insanların çekinmesine gerek yoktur. Fakat gün gün veya hafta hafta gerçekleşen dejavular ise kesinlikle tedavi edilmelidir. Bu tür fazla görülen olayların altında farklı sebepler aranmalıdır.
Dejavu olayı insanların  ilgisini çektiği gibi bilim insanlarınında bir çok araştırma konusu haline gelmiştir. Bu araştırmalar sonucunda ise bir çok farklı faktörün bu olayın yaşanmasına neden olduğu ortaya çıkmıştır. Kişinin beyni olayları yaşadığı anda bazen daha aktif olarak çalışmaktadır. Bu aktiflik sonucunda ise yaşanılan olayların zaman kavramında bazı aksaklıklar meydana gelmektedir. Yorgunluk halinde, aşırı çalışmanın ardından veya ruhsal olarak yaşanan bazı değişiklikler bu olayın sık sık yaşanmasına neden olan faktörlerdir.
Yapılan araştırmalar da yine kadın ve erkeğin yaşadığı bu olayların arasında fazla bir farkın olmadığı ortaya çıkarılmıştır. Beynin sağ ve sol lopunda meydana gelen aksaklıklar dejavunun oluşmasındaki en büyük etkendir.
Küçük yaşlarda bu olayı sürekli yaşadığını söyleyen çocukların sara hastalığı belirtilerini taşıdığı unutulmamalı ve derhal bir sağlık merkezine müracat edilmelidir. Eğer bu belirtiler daha yaşlı bir kişi de ortaya çıkıyor ise beyinde meydana gelen bir hasarın ortaya çıkardığı bir sonuç olabilir.

Neden "Dingonun Ahırı mı " deriz?

Dingonun Ahırı
Dilimiz de anlamını bilmediğimiz onlarca sözcük veya sözcük öbekleri bulunmaktadır. Bu sözcüklerin anlamları hakkında bilgisi olmayan insanların sürekli söz öbeklerini kullanması ise ayrı bir tartışma konusu veya bir bilimsel araştırma olabilir. Gün için yaşanan tüm olayları tek bir kelime veya kelimelerle özetleyen insanlar bu tanımlar için çeşitli söz öbeklerini kullanabilir. Kullandığı söz öbeğinde amaç karşıda ki kişiye aktarmak istediği bilgiyi aynen ve eksiksiz bir şekilde paylaşmaktır.
Yine insanların çok sık kullandığı ve anlamı hakkında bir fikri olmadığı dingonun ahırı söz öbeği nereden gelmektedir? Bu söz öbeğinin gerçekte anlamı nedir?
Atlı tramvayların kullanıldığı dönemlerde insanlar pek çok zorluğun karşısında atların gücünü kullanmaktadırlar. Bu dönemde atlar yokuş çıkılmasında daha da ihtiyaç duyulan bir hayvan haline gelmektedir. Bu tramvayları atların dinlenmesini beklemeden hareket edemezler. Özellikle taksim meydanında dinlenme ihtiyacı duyan bu atlar bu bölge de bulunan bir ahırda bir süre dinlendikten sonra yollarına devam etmektedirler.
Bu ahırın o dönemdeki tek sahibi olan bir rum ise bu ahıra dingo ismini takmıştır. Gün boyu onlarca atın bölgeye girip çıkması ile ortaya çıkan bu söz aslında yol geçen hanı anlamı vererek bura dingonun ahırımı söz öbeğinin doğmasına neden olmuştur.
Bölgede bulunan bu ahır dilimize böyle bir söz öbeğini kazandırmıştır. Kazandırılan bu söz öbeği insanlar arasında sürekli olarak kullanılmakta ve kullanılmaya da devam etmektedir.

En Gereksiz 10 Kanun

kanun
  1. Miami’de(ABD), karakol içinde kaykay sürmek yasaktır.
  2.  Londra’da meclis binası içinde ölmek yasaktır.
  3. Ohio’da(ABD)  sarhoşken balık yemek yasaktır.
  4. Alabama’da(ABD) gözleri kapalıyken araç sürmek yasaktır.
  5. Londra’da, salgın hastalığı olan kişinin taksi durdurması yasaktır.
  6. San Salvador’da, sarhoş sürücüler kurşuna dizilir.
  7. Vermont’da , kadınlar takma diş taktırmak için kocalarından yazılı izin almak zorundadırlar.
  8. Fransa’da Domuzlara Napoleon İsmini Koymak Yasaktır.
  9. Kentucky’de, 1.80 cm’den büyük silahları gizleyerek taşımak yasaktır.
  10. Florida’da, bekar kadınlar pazar günleri paraşüt atlayışı yapamazlar.

Neden Farklı Diller Ortaya Çıkmıştır?

lisanDünyamız her geçen daha da büyümekte ve yeni bireylerin katılması ile daha da kalabalıklaşmaktadır. 6 milyar insanın yaşadığı gezegenimizde yaklaşık 3000 dil konuşulmakta ve insanların iletişimi bu diller sayesinde olmaktadır. Örneğin Hindistanda yaklaşık 800 dil konuşulmaktadır. Bu diller coğrafyada her 12 kilometrede bir değişmekte ve insanların farklılaşması ile daha da birbirinden bağımsız bir hal almaktadır.
Nüfusu 1 milyardan fazla olan Çin’de ise batı ve doğuda kullanılan diller birbirinden oldukça uzaktır. Yani batıdan doğuya giden bir Çinli insanlarla anlaşmakta büyük bir zorluk çeker. Bu kadar fazla dil varken 1 milyondan fazla kişinin kullandığı dil sayısı ise 30 taneyi geçmemektedir.
Peki bu kadar fazla dil nasıl meydana gelmiş ve farklılaşmalar ortaya çıkmıştır? Medeniyetler ilk olarak tarih öncesinde aynı dili ve anlaşma yöntemlerini kullanmışlardır. Fakat coğrafi ve ekonomik nedenlerle başlayan göçler dillerin farklılaşmasını sağlayan en önemli faktör olmuştur. Asyaya,  Afrikaya ve diğer bölgelere göç etmeye başlayan insanlar yaşadıkları coğrafyanın kültürlerinide dillerine katarak yeni ve birbirinden oldukça farklı diller meydana getirmişlerdir.
Fakat diller ne kadar birbirinden farklı gibi görülse aslında birbiri ile bağlı oldukları bir çok ortak noktada bulunmaktadır.

İnsan Ne Kadar Uykusuzluğa Dayanır?

Bilim insanları ideal uyku saatini sürekli araştırmış ve farklı sonuçlar elde etmişlerdir. Bunun temel nedeninde ise kişilerin gün içinde yaşadığı fiziksel veya psikolojik etkenler yatmaktadır. Yani kişi eğer gün içinde aşırı yorulup gereğınden fazla iş yapmış ise ideal standartlar o anlarda yön değiştirebilmektedir. Yine aynı şekilde gün içinde yaşanan bazı sıkıntılar veya psikolojik değişikler kişinin uyku düzeninde problemler yaratabilir.
Fakat yapılan araştırmalar normal bir düzen içinde ideal uyku saatinin 8 saat olduğu vurgusu yapılmıştır. Fakat üstte belirttiğimiz nedenlerden dolayı kişiler 4-5 saat bir uykuyla günü rahatlıkla geçirebilir. Tam tersi bir durumda ise 11-12 saat uyuyan bir kişi yinede kendini yeterince uyumamış sayabilir.
Yapılan araştrımanın bir diğer sonucu ise kişilerin yaklaşık 36-48 saat uykusuz kalmasının metabolizmasına oldukça zararlı olduğu vurgulanmıştır. 36 saat uykusuzluktan sonra kişide farkedilir şekilde değişiklikler ve düzensizlikler kendini göstermektedir.
Özellike bu dönemde kişi uykusuz kalmaya devam ederse fiziksel zararların yanında psikolojik zararlar da ortaya çıkabilir. Uykusuzluk sorunu yüzünden bir çok kişi depresyon tedavisi görmektedir. Bazı depresyonlar sonrasında ise kişiler uzun zamanlar hatta yıllar boyunca uykusuz da kalabilir. Bu tür enterasan olayların görünme olasılığı ise oldukça azdır.

İlk İnsanlar Kaç Yıl Önce Vardı?

ilk insan kemikleri
İnsanoğlunun merak ettiği en önemli sorulardan biride mutlaka  insanoğlunun kaç yıldan beri dünya üzerinde yaşadığıdır. Bu soru çeşitli tarih bilimcileri tarafından ortaya atılmış ve çeşitli cevaplar ortaya çıkmıştır. Özellikle tam anlamıyla insan gibi yaşamaya başlanılması mı yoksa başka bir kriter mi bu soruya doğru cevap verecektir.
Tarih bilimcileri ulaştığı veriler ve araştırmalarının sonucunda ilk insan türü olan Australopithecusların bundan tam 3 milyon yıl önce yaşadığını ortaya koymuştur. Bu kalıntılar Afrika bölgesinde ortaya çıkmış ve ilk insanların bu bölgede yaşayabileceği sonucunu çıkarmamıza neden olmuştur.
Tam anlamıyla ateş yakabilen ve insancıl faaliyetlerde bulunabilen tür olan H. erectuslar bundan tam 1.5 milyon önce yaşamını sürdürmektedir. İlkel özellikleri hala üzerinden taşıyan bu grubun bazı kesimlerinde yamyamlık devam ediyordu.
İnsanlığın gerçek anlamda tam olarak bugünkü yapısını alması ise bundan 90000 yıl önce olduğu da yine aynı bilim insanları tarafından ortaya atılmıştır.

Dünyanın En Değerli Maddeleri Nelerdir?

örümcek zehri
Almanya’da yayın yapan ve bir çok satış rekoruna imza atmış ünlü gazete Bild am Sonntag yaptığı araştırma sonucunda Dünya üzerinde bulunan en pahalı 5 maddeyi sıralamıştır. Bu maddeler pahalı oluşlarının yanında bir çok ilginçliği de beraberinde getirmiştir.
Maddelerden ilki örümcek zehridir. Bu maddenin 1 gramıyla dahi bir çok şey yapılabilir. Satışında 1 gramının yaklaşık değeri 65bin Euro’dur. Bu zehir örümceklerden sağılarak elde edilir ve labaratuvar ortamlarında kullanılarak ilaç üretiminde yer alır.
kuyruk yıldızı tozuBoğa sipermi yine en pahalı maddeler arasında yerini almaktadır. Yoğunlaştırılmış şekilde 1 gramı yaklaşık 55 Bin Euro etmektedir.
Kuyruk yılıdız Tozu ise en pahalı maddelerin içinde bulunan en pahalı maddedir. Uzayda toplanan bu tozun 1 gramının değeri ise yaklaşık olarak 30 Milyar Euro’dur. Bu tozun güneş sistemiyle birlikte var olduğu konusunda bir çok kez iddialar ortaya atılmıştır.
beyaz trüfBeyaz trüf mantarı ise yenilebilen en pahalı yiyecekler arasında yerini aldı. Bu maddenin bulumunda onlarca köpek görev almıştır. Büyük bir araştırma sonucu ortaya çıkan mantarlara sahibi kilosu için 85 Bin Euro vermiştir. Yani mantarın 1 gramı yaklaşık 80 euro etmektedir.
yasemin çiçeği
Yasemin çiçeği yağı esansı Fransa’da oldukça değerli olan bir maddedir. Bu madde onlarca dönümlük arazinde yaklaşık 1 kaç damla çıkması ile elde edilir. Satışlarından elde edilen gelir ise yine diğer maddelerde olduğu gibi dudak uçuklatmakta. Yasemin çiçeği yağının 1 kilosu yaklaşık 60 Bin Euro değerinde.

Güneş Neden Sarıdır?

Güneş ışığına bakan herkes o pırıltılı sarı rengin aslında sarı olmadığının farkına varamamaktadırlar. Güneş ve güneş ışınları beyaz renktedir. Buda güneşin sadece sarı rengi değil bütün renklerin karışımı olan beyaz bir ışınla ışığını yaydığını göstermektedir. Bunun ev ortamında deneyini yapmak ise oldukça basittir. Bu deneye göre evde bulunan avizlerden alınan bir kristal güneş ışığına tutulduğunda her bir kesimi farklı bir renge bürünmektedir.
Atmosfer tarafından emilen bu ışık mor tarafındakileri kırmızı tarafındakilerden daha çok dağılarak atmosferin çoğunlukla mavi görünmesine neden olmaktadırlar. Bu durum sonucunda ise gezegenizim en değerli yıldızlarından Güneş ışınlarını biz sarı renkte ve gökyüzünüde mavi renkte görürüz.

Kuşlar Neden V Şeklinde Uçarlar?

kuşların V şeklinde uçmalarıKuşlar mevsimlerin değişmesi ve doğa olaylarının kendilerini olumsuz etkilemeye başlaması ile farklı faaliyetlere girebilir. Bu dönemlerde kuşlar göç etmek zorunda kalabilir. Göç ederken gösterdikleri faaliyetlerin asıl amacı ise daha az enerji harcayarak daha uzun mesafeler gidebilmektir. Bazı kuşları bunu başaramadan göç sırasında ölürken bazı kuşlar ise uyguladıklar metodlar ile bu yolu daha rahat ve hızlı bir şekilde alabilirler.
Yolculuğa çıkmadan önce su ve besin ihtiyaçlarını gideren kuşların  asıl amaçları zahmetsiz bir şekilde yolu tamamlamaktır. Aksi durumlar da ise kuşların  yolculuğa çıkmadan önce depoladıkları su ve diğer besinler tükenir ve tükenme gerçekleştikten sonra yapılan göçün hiç bir anlamı kalmaz.
Örnek olarak kazlar göç döneminde uyguladıkları bazı yöntemler ile daha kolay bir şekilde göçlerini tamamlayabilir. V şeklinde uçtukları bu dönemde kuşlar daha kolay bir şekilde gittikleri yolu alabilir. Peki kuşların kullandığı bu uçma stilinin sağladığı faydalar nelerdir?
V şeklinde uçmanın asıl faydalarından biri önde uçan kuşun kanat çırpması ile arka taraftaki kuşlara sağladığı hava hareketidir. Bu sayede hava hereketi yaratan kuşlar aynı oranda harcadıkları enerjiye nazaran %70 daha fazla yol katedebilirler. Yani tek başında gidebileceği yolu bir kuş grup halinde gidince enerji tüketimini yarı yarıya düşürebilir.
2. olarak V şeklinde uçmanın faydası ise yön bulmadan güçlük çeken kuşların birlikte hareket ederek daha düzgün kararların alınması sağlanmış oluyor.

Penguenler Neden Garip Yürürler?

penguenlerin yürüyüşü
Penguenler hiç şüphesiz herkesin dikkatini çeken bir yürüyüşe sahiptir. Bu yürüyüş biçiminin nedenlerini araştıran bilim insanları ise  bir o kadar ilginç ve muhteşem bir sistemin olduğunu görmüş bu bilgileri kamuoyuna sunmuştur.
Enerji tasarrufu yapmak için sarkaç hareketi yaptığı ön görülen bu hayvanların aşırı kısa bacakları nedeniyle bu tür bir faaliyet içinde olduklarını belirtmişlerdir. Sarkaç hareketi sayesinde daha az enerji harcayan penguenler ayrıca bir sonraki adım içinse enerji depolayabilmektedir. Normal bir insan gibi yürümeye çalışan penguenlerin ise sarkaç hareketine oranla 2 kat daha fazla enerji harcadığı bilimsel deneylerle ispat edilmiştir. Penguenler bu araştırmaya göre yine sadece yürümeye başlarken ve dururken büyük bir enerji harcarlar.

Sinekler Kışın Nereye Gider?

 Özellikle yaz aylarında günün her saati bizi rahatsız eden bu böceklerin yaşam şekilleri aslında bir hayli ilginçtir. Acaba bu kadar ilginç olan yaşamlarında bu böcekler neler yapmaktadırlar?
Sinekler sıcaklık değişiminden çok çabuk etkilenen ve hemen tepki veren canlılardır. Bulutun arkasına giden güneş bile sinekler için büyük bir tehlike olabilir. Özellikle kış aylarında sıfırın altında yaşama şansları genellikle çoğunun yoktur. Sadece yavru ve lavra dönemindeki sinekler kış döneminde korunarak yazın evlerimiz de cirit atmaya başlayabilir. Bu da bize evlerimizdeki sineklerin bir önceki yılın sinekleri olmadığı doğrusuna ulaştırır.
Sivrisinekler ise yine aynı şekilde gecenin sadece 2 saati aktif olarak insanlara zarar verebilirler. Peki geriye kalan 22 saat boyunca bu böcekler neler yapmaktalar? Genellikle ağaç yapraklarında, nemsiz alanlarda ve odalarımızın loş bölgelerinde dinlenen bu böcekler boyutları ve yapıları ile kolay kolay farkedilemezler. Gün içinde topladıkları enerji sayesinde saldılarına kaldıkları yerden devam edebilirler.

Süt Niçin Beyazdır?

Bu soruyu aslında kendimize defalarca sormaktayız. Birbirinden farklı renklerde yiyecek yiyen hayvanların neden beyaz renkte olan sütü ürettikleri ise hep merak konularımız arasında yer almıştır. Bu yazımızda bu durumun ilginçliklerini ve bilimsel anlamda olması gerekenleri ele alacağız.
Hayvanlar yedikleri yiyeceklerin rengi ne olursa olsun ürettikleri besinlerin bu renkler ile alakası yoktur. İnekler aslında verdiğimiz bu örneğe uygun en ideal hayvanlardır. Bir inek çevresinde bulunan yeşil renkli otlardan başka pek bir şey yemez. Bunun sonucunda ise beyaz renkli süt her defasında kusursuz bir şekilde üretilmektedir.
İneklerin midesi insanlarda olduğu gibi 4 odacıklıdır. Bu odacıklarda gelen yiyecekler çözülür ve moleküler bir hale getirilir. Molekküllerin ise herhangi bir rengi yoktur. Peki renksiz moleküllerden beyaz renkli süt nasıl meydana gelmektedir? Süt içinde bulunan Kalsiyum Kasinat süte beyaz rengi veren asıl maddedir.
Peki tüm bunların maktıklı bir açıklması varken dışkı neden kahverengi veya idrar neden sarıdır? Dışkının kahvrengi olmasını sağlayan en önemli nedenlerden biri bağırsaklarda bulunan sindirim enzimlerinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca bağırsaklarda ve böbreklerde bulunan safra sıvısı ise yine idrara sarı rengi veren ayrıca dışkıya kahverengi veren kimyasaldır.

İngilizler Neden Yolun Solunu Tercih Ederler?

Bir zamanla yani yolculuğun günümüzdeki halini almadan önce bir çok rivayete göre insanlar at üstünde daha kolay ve hazır halde olmak için sağ yoldan gitmeyi tercih etmişlerdir. Bu sayede insanlar daha kolay sağ ellerini kullanabilmekte ve gelebilecek tehlikelere karşı daha hızlı tepki gösterebileceklerdir.
Fakat 1300 lü  yıllarda ise hacı olmak için Roma’ya giden bir grup hristiyanın ezilmesini ve çıkan kargaşanın önlenmesi için emir veren papa bu grubun soldan gelmesini ve daha kolay bir şekilde yolu geçirmeleri yönündeki nasihatinin ardından bu kavram kullanılmaya başlamış ve yüzyıllar boyunca devam ettirilmiştir.
18. Yüzyıl da ise ABD de atlar üzerinde ulaşım yapan insanlar yolcu koltuklarının solda olması nedeniyle bir çok zorluğu yaşıyor ve soldan akan trafiği bir türlü doğru olarak kullanamıyorlardı. Bunun sonucunda ise daha hızlı ve güvenli trafik adına ABD de trafik sağdan akmaya başladı.
Fransız ihtilalinde ise kliseye karşı gelen bir grup papanın daha önce  verdiği bu emre karşı gelerek trafiğin sağdan akmasını istemiş ve bu karara toplumu alıştırmaya başarmıştır. Fakat tüm dünyada bu tür gelişmeler yaşanırken İngilizler bu alışkanlıklarından vazgeçmediler. Ayrıca dünyada Hindistan gibi ingiliz sömürgesinde uzun yıllar boyu kalan ülkelerde yine aynı şekilde trafiği soldan aktarmaya devam etti.
Daha sonra modern arabaların gelişmesi ile koltuklar solda ve trafik sağdan akmaya devam etti. Bunun sonucunda ise bazı geri kalmış ülkeler trafiklerinin yönünü soldan sağa alma kararını açıkladı.

Yüzerken Terler Miyiz?

Terlemek sadece sıcak havalarda gerçekleşen bir olay değildir. Vücut eğer fazla yorulmuş veya çok hareket etmişse terleme olayı sürekli devam edebilir. Çevremizde yorucu işlerde çalışan kişilerin her mevsimde terlediği ise bunun kesin kanıtıdır. Bunun sebebi ise vücudumuzda hareketlerimizi sağlayan kaslardır. Kaslar aşırı çalıştırılması ile birden ısı artışı meydana gelmektedir. Bu ısı artışı ter olarak vücut tan atılır. Bu sayede vucüt içinde bozulan ısı dengesi yeniden sağlanmış olacaktır.Bu ısı dengesini sağlamak ise vücudumuz için oldukça kolay ve hızlı gerçekleşen bir aktivitedir. Hayvanlarda da görülen bu değişim sürekli olarak kendini yenilemekte ve faaliyetlerine devam etmektedir. Bir çok hayvan bu sayede uyum sağlamakta doğayla olan ilişkilerini güçlendirmektedir.
Peki severek yaptığımız yüzme faaliyetleri sırasında vücudumuzun en temel faaliyetlerinden biri olan terleme gerçekleşir mi? Yüzmek kas hareketlerinin en fazla yapıldığı faaliyetlerinden biridir. Bu spor yapılırken kas hareketleri artarken doğal olarak ta vücut yeninden ısı dengesini sağlamak için terlemek isteyecektir. Fakat yüzülen suyun sıcaklığı terleme faaliyetlerini denetleyen bir yapıya bürünmektedir.
Eğer su vücudumuzu serinletecek bir soğuklukta ise vücudumuz terlemeyecektir. Ancak uzun süre yapılan bu faaliyette suyun sıcaklığı bazen etkisiz kalabilir. Bu durumda kas o kadar ısınır ki vücut bu değişikliğe karşı suyun soğukluğu bir etki etmez. Vücudumuz bu durumda normal bir şekilde terleme faaliyelerine devam edebilmettedir.
Sizde yüzdüğünüz anlarda terlediğiniz görüp bu merakınıza bir son verebilirsiniz.

Buzdan Neden Buhar Çıkar?

Havada bulunan su buharları soğuk herhangi bir cisimle temas ettiğinde yoğunlaşır. Yoğunlaşma sonucunda ise bu temas eden su buharı sıvı hale geçebilir. Sıvı hale geçene su buharlarından su damlaları oluşabilir. Su damlası haline gelmeyen su buharları ise aynı hava gibi ışığı geçirmekte ve saydam olarak bulunmaktadır. Bunun sonucunda ise ışığı kırmadan geçiren su buharını görme olasılığımız ise oldukça düşüktür. Fakat su damlası haline gelen bu taneleri ise görmemiz mümkündür.
Bunun nedeni ise su damlacıklarının havadan farklı bir kırıcılık indisinin bulunmasıdır. Bu farklı kırıcılık indisinden dolayı gelen ışık ışınları su damlacığına çarparak kırılmaktadır. Aynı zamanda su damlacıkları üzerinde bulunan yansımalarda bu olayı destekler niteliktedir. Damlanın yansıtıcı oluşu görünürlüğünü artırırken aynı zamanda bu olaya yeni bir boyut getirmektedir.


Bazen havada görmüş olduğumuz bulutlar bunun için önemli bir örnek teşkil edebilir. Bazen gökyüzünde değişik şekiller de bulunan bu bulutlar birden ortadan kaybolabilir. Su buharı halinde bulunan bu bulutların bir an içinde su damlacıklarına dönüşmesi ile görünmeye başlayan bulutlar havanın ısınması ile tekrar su buharı haline gelebilir. Bu durmda yazımızın en başında belirttiğimiz gibi su buharı ışığı aynen geçirir ve görünmez bir hal alır.
Buz üstündeki sıcak havayla teması eden su damlacıkları su buharı haline geçene kadar bu evrede gözle görülebilir bir hal alır. Bu sayede cisimlerin yüzünde buhar oluşuyormuş görüntüsü sağlanmış olmaktadır.

Bunları Biliyor Muydunuz ?

90'ların unutulmaz filmi Aslan Kral'da (Lion King) geçen "Hakuna Matata" sözü, Doğu Afrika dili olan Svahili'cede 'Her şey yolunda' demektir.

Neden Esneriz?

Esnemek insanların bazen en tatlı anları bazen de en sıkıntılı anlarında ortaya çıkabilir. Peki vücudumuzda olan bu fizyolojik olay sadece uyku öncesinde mi ortaya çıkmaktadır? Ya da gerçekleşen bu değişiklik vücudumuzda bulaşıcı olarak mı devam etmektedir?
Daha önceleri araştırma yapan bilim insanları esneme hakkında bir çok bilgiyi insanlık bilgisine sunmuştur. Bu bilgilere göre esneme vücutta uyku öncesi azalan oksijeni bir anda karşılamak için yapılan bir faaliyet olduğu saptamasında bulunulmuştur. Bu sayede vücuda bir anda n

ormal bir nefesin katlarınca hava girmiş olacak ve vücudumuzda oksijen ihtiyacı bir nebze olsun giderilmiş olacaktır. Fakat bu tanım tam anlamıyla esnemenin genel olarak işlevini ortaya çıkaramamıştır.
Hem burnumuzla hem de ağzımızla nefes almamızın mümkün olmaması ise esneme faaliyetini güçleştiren en önemli etkenlerdir. İnsanlar genellikle sabah saatlerinde esneme reaksiyonlarını yapmakta ve bazen süresi 8 saniyeyi bulan bu aktiviteyi gerçekleştirmektedir.
Sadece insanlarda görülmeyen bu faaliyetler bir çok hayvanda da görülmektedir. Yapılan araştırmalarda esneme faaliyetlerinde bulunan insan ve ya havyan gruplarının bu faaliyeti gerçeleştirme amaçları birbirinden oldukça farklıdır.
Hayvanlar esneme faaliyetlerini karşılaştıkları bir tehlike sonrasında veya karşılaşabileceklerini sandıkları bir tehlike öncesinde ortaya koymaktadırlar. İnsanlar ise bu faaliyetlerini vücutlarının en dirençsiz oldukları anlarında yapmaktadırlar. Bu sayede vücut yapacağı faaliyet öncesinde kendini sakinleştirir ve daha kolay bir şekilde olaya konsantre olabilir.
Esneme ayrıca bulaşıcıdır. Esneyen insanın yüz kaslarında meydana gelen bu değişim diğer insanlarında o anlık ilgisini çekerek esneme faaliyetinde bulunduğu bilim insanları tarafından iddia ediliyor.

Bunları Biliyor Muydunuz ?

Aslında biz insanlar zamanın 80 mili saniye gerisinde yaşamaktayız. (80 mili saniye beynin görüntüyü işleme süresidir)

Bunları Biliyor Muydunuz ?

Çin'de ingilizce konuşan insan sayısı Amerika'dan daha fazladır.

İlk İnsanların Boy Uzunlukları

Bazı bilim araştırmalarına göre fosillerden yola çıkılarak bulunan veriler ilk insanların boyları hakkında bize bazı beilgiler vermektedir. Bu araştırmanın bazı sonuçları ise şöyle;
Tarihimizden yaklaşık 7 Milyon yıl önce yaşayan insan gruplarında Boy: 1.20 metre Kilo: 25 Kg
Tarihimizden yaklaşık 4.4 Milyon yıl önce yaşayan insan gruplarında Boy: 1.10 metre
Tarihimizden yaklaşık 3.7 Milyon yıl önce yaşayan insan gruplarında Boy: 1.05 metre Kilo: 35-45 Kg
Tarihimizden yaklaşık 2.5 Milyon yıl önce yaşayan insan gruplarında Boy: 1.15-130 metre Kilo: 40 Kg
Tarihimizden yaklaşık 2 Milyon yıl önce yaşayan insan gruplarında Boy: 1.45 metre Kilo: 50 Kg
Tarihimizden yaklaşık 1.7 Milyon yıl önce yaşayan insan gruplarında Boy: 1.65 metre Kilo: 55 Kg
Tarihimizden yaklaşık 120 Bin yıl önce yaşayan insan gruplarından bugüne 1.70 metre yaklaşık 60 kilo civarlarındadır.

Bunları Biliyor Muydunuz ?

Günümüzde yaşayan bir insan hayatının ortalama 7 yılını ekrana bakarak geçiriyor.

Bunları Biliyor Muydunuz ?

Hamile bir kadının organlarında bir hasar meydana gelirse, fetüs kendini korumak için kök hücreler gönderip o organın iyileşmesini sağlar.

Bunları Biliyor Muydunuz ?

Sevgilinizin arkadaşları tarafından sevilmiyorsanız aldatılma ihtimaliniz daha fazladır.

Bunları Biliyor Muydunuz ?

Her gün ortalama 1 milyar insan (her 6 kişiden 1'i) aç uyumak zorunda kalıyor.

Bunları Biliyor Muydunuz ?

Land Rover ve Jaguar Hindistanlı bir ailenindir. (TATA Holding)

Bunları Biliyor Muydunuz ?

1994, Justin Bieber doğdu; doğumdan 1 ay sonra Kurt Cobain kafasına sıkarak intihar etti, 1995 Eazy-E ,1996 Tupac, 1997 Biggie öldü.

Bunları Biliyor Muydunuz ?

Mavi balinanın kalbi;

Bunları Biliyor Muydunuz ?

Alman destanlarında geçen Mare adlı cüce, insanlar uyurken üzerine oturmasıyla bilinir. Nightmare (kabus) kelimesi buradan türetilmiştir.

Bunları Biliyor Muydunuz ?

Son yediğiniz yemekteki enzimler, ölümünüzün 3 gününden itibaren sizi yemeye başlayacaktır.

Bunları Biliyor Muydunuz ?

Kediler başını bir objeye,masa ayaklarına veya sevdiği kişinin bedenine sürter.Bıraktıkları koku,o bölgenin kendilerine ait olduğunu anlatır.

Gözler Neden Fotoğraflarda Kırmızı Çıkar?

Gece flashla çekilen çoğu resimde gözlerimiz kırmızı bir renk alır. Peki bu renk nasıl meydana gelmektedir? Sabah flash ile çekilen fotoğraflarda neden kırmızı renk oluşmamaktadır? Gözümüz iç içe birleşmiş 3 farklı tabakadan oluşmuştur. 1. tabakada gözümüzü koruyan göz akı bulunmaktadır. İkinci tabaka kan damarlarından meydana gelen ve ortasında göz bebeğinin bulunduğu tabakadır. Bu damarların en büyük görevi ise çok ışıkta gerilerek göz bebeğinin küçülmesini sağlamaktır. Yine aynı şekilde az ışıkta göz bebeklerinin büyümesini ve daha kolay ışık almasını sağlamaktadır. Üçüncü tabakada ise retina yani ışığa oldukça duyarlı kılcal damarların bulunmaktadır.
Köpek kedi gibi hayvanların retina tabakasında ayna görevi yapan bir yansıtıcı vardır. Karanlıkta ışık veya flash gibi ışınlar tutulduğunda bu aynada yansıyan ışınlar bu havyanların gözlerinin parlak olmasına neden olur. İnsanlarda ise böyle bir sistem mevcut değildir.
Fotoğraf makinesindan çıkan flash ışınları çok ani ve hızlıdır bu sürede gerilip tekrar eski haline gelemeyen retina tabakası kılcal damarların görüntüsünü yansıtmaktadır. Bunun sonucunda ise fotoğrafta insanların gözü kırmızı olarak belirmektedir.

Devekuşları Başlarını Neden Kuma Gömerler?

Kaynağı tam olarak bilinmeyen bir inanca göre devekuşu gelen saldırılara karşı korunmak için başını toprağa gömdüğü iddia edilmektedir. Fakat uzun süre süren araştırmalar deve

kuşlarının bu kadar aptal olmadıklarını defalarca ortaya koymaktadır. Aslına başlarını tam anlamıyla kuma gömmezler sadece yanlış gözlemler ile deve kuşlarının başlarını toprağa gömdüğü sanılmaktadır.
Yapılan araştırmalar sonucunda deve kuşları başlarını bir çok nedenden dolayı toprağa gömmektedirler. Bunların başında yiyecek ihtiyaçlarını karşılamak gelmektedir. Boyunları uzun olan bu kuşların yer ile teması sırasında etrafı tehlikelere karşı koruduğu ise kesindir. Bir diğer araştırma sonucu ise deve kuşlarının gelen tehlikeleri yere kulağını dayayarak duyma çabasıdır. Bunun sonucunda duyulan farklı bir ses ile devekuşu ortamdan çok hızlı bir şekilde uzaklaşabilmektedir.
Bazı araştırmacılar ise deve kuşlarının o anda yavrularını saklamak için kuyular açmaya çalıştığı kanısına varmışlardır. Fakat deve kuşları vücut  ölçüleri ile ormanların ürkütücü hayvanları arasında yerini alabilmektedir. 100-150 kiloluk ve üç metrelik boyları ile bir çok canlı ile mücadele edebilmektedirler. Özellikle tehlike anında 50 kilometre hız ile kaçabilen devekuşları çok hızlı ve seri tekmeler atarak tehlile anında düşmanlarını caydırabilir.